Çeşme Kalesi ve Müzesi
Çeşme'nin en çok ziyaret edilen tarihi eseri II. Beyazıt'ın yaptırdığı kale bugün müze olarak kullanılmaktadır. Çeşme kalesi ise, 1508 yılında Osmanlı Padişahı II. Beyazıt tarafından, Aydın Valisi Mir Haydar aracılığıyla, Mimar Ahmet oğlu Mehmet'e yaptırılmıştır. Kalenin ilk inşaatı tam deniz kıyısına yapılmıştır. Ancak, sonraki yıllarda denizin doldurulması sonucu bugünkü konumunu almıştır.
 
Kale ve liman, ticaret ve savaş gemilerini kötü hava koşullarına ve düşman saldırılarına karşı korumaktaydı. Kalenin güney kapısı, Osmanlı mimarisinin bütün özelliklerini taşımaktadır. Günümüze kadar çok iyi bir şekilde korunarak gelen kale içinde Çeşme Arkeoloji Müzesi yer almaktadır.
 
Çeşme Müzesi ilk defa 1965 yılında İstanbul Topkapı Müzesi'nden getirilen silahlarla silah müzesi olarak ziyarete açılmış olup, 1984 yılına kadar böyle devam etmiştir. Müzede bulunan silahlar salondaki aşırı nemden dolayı oksitlenerek bozulmaya başladığından, İzmir Arkeoloji ve Ödemiş müzelerine devredilmiştir. Aynı teşhir salonu düzenlenerek 1964 yılından beri devam eden Ildırı (Erythrai) antik şehrinde yapılan kurtarma kazılarından elde edilen eserler sergilenmektedir.
 
Kervansaray
1529 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan iki katlı kervansaray, tipik Osmanlı dönemi kervansaraylarından biridir. Bir benzeri de Kuşadası'nda (Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı) bulunan yapının mimarı, Ali Pabuççu'nun oğlu Ömer'dir. "U" biçiminde bir plana sahip olan yapının ortasında geniş bir avlu, bu avlunun çevresinde de dükkân, depo ve odalar yer almaktadır. Merdivenle birinci kata çıkılır, burası da biçim bakımından zemin katına benzer. Zamanında kervansarayın misafirleri özellikle yabancı tüccarlarmış. Bunlar mekanı ya hayvanlarıyla geceyi geçirebilecekleri bir konut ya da şehirlerde mallarını koyacak ve satacak bir yer olarak kullanırlarmış. Bu kervansarayın restorasyonu tamamlanmış olup günümüzde otel olarak hizmet vermektedir.
 
Ildırı
Erythrai, Çesme merkezine 27 km uzaklıkta küçük adacıkları olan güzel bir koyun üzerinde kurulmuştur. Arkeolojik kalıntılarda MÖ 3000 de Erythoros yönetiminde olan kolonistler tarafından kurulduğu anlaşılmaktadır. Şehrin kuruluşunu takiben bir süre krallıkla yönetildiği bilinmektedir. MÖ 7. yüzyılda İyon şehirleri arasında oluşturulan dini ve siyasi birlik olan "Panionion" a girmiş ve tarihteki on iki İyon kolonisinden biri olmuştur. Pers egemenliğinden kurtulmak için gerek Yunanistan`daki gerekse Anadolu`daki şehirler zaman zaman girişimlerde bulundukları bilinmektedir. Nitekim Erythrai de Yunan donanmasının yakılması ve başarısızlıkla sonuçlanan Lade Deniz Harbine (MÖ 494) katılmışlar ve daha sonra Attik-Delon Deniz birliğine de üye olmuşlardır. MÖ 4 yüzyılda Karia`daki Pers satrap Mausolos ile de dostane ilişkilerinin olduğu bilinmektedir. Öyle ki Erythrai'liler Mausolos`a duydukları şükran hissinin bir ifadesi olarak onun Tunç`tan yapılma, altın saçlı heykelini Agora'ya dikmişlerdi. Perslerle Mausolos dolayısıyla olan bu yakınlaşma, Erythrai`lilerle büyük ilişkileri bulunan Atameus Kralı Hermias'ın MÖ 345'de Perslere karşı harekete geçmesiyle bozulmuştur. Erythrai otonomisini kaybetmiş, ancak MÖ 334'de İskender`in şehri almasıyla bağımsızlığa kavuşmuştur. Erythrai hakkında milattan sonraki asırlara yönelik pek bilgi bulunamamaktadır. Önemini yitirdiği için, Bizans egemenliğinde köy hüviyetine girmiştir. On birinci asra kadar Ephesos metropolitine bağlı psikoposluk şeklinde görülen Ertyhrai`nin Çaka Bey`den sonra Türk egemenliğine girdiği bilinmektedir. Kesin olarak Türk egemenliğine girdiği 1336'dan sonra Erythrai, Erythre, Rhtrai, Lythri şeklinde isim değişikliklerine uğrayan bu yerleşim yeri, 16.yüzyıldan sonra İlderen ve Ildırı halini almıştır.
 
Ildırı'da gözle görülen kalıntıların başında şehir surları gelir. Bunun yanında akropolis, kuzeyinde tiyatro ve yapılan kazılarda ortaya çıkan Hellenistik ve Roma Döneminden kalma villa yapıları, Arkaik Döneme ait Athena tapınağı, Bizans döneminde inşa edilmiş kilise, Cennettepe olarak adlandırılan yerde Roma villası ve mozaikleri, Geç Roma-Bizans Döneminde inşa edilmiş hamam yapısı görülebilir. Ildırı antik şehrinde yapılan kazı ve araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılan askeri ve sivil yapıları ziyaretçiler ücretsiz olarak ziyaret etmektedirler.
 
Dalyanköy
"Eski Camii" olarakta anılan yer, Çeşme ilçe merkezinin 2 km kuzeyindedir. Bizans egemenliği sırasında I. Kılıç Arslan`ın kayınpederi Emir Çaka, yarımadayı ele geçirince, 1081 yılında Çeşme`ye gelmiş ve Oğuz Boyundan gelen Türkleri bu merkeze yerleştirmiştir. Halen bir cami kalıntısı ve geniş mezarlığıyla 11. yüzyıl Türk yerleşmelerine ait ilginç bir örnektir.

Çeşme Marina
Çeşme Merkez'de bulunan, içerisinde Çeşme'nin tanınmış yerel işletmeleri ve damak tadını bulabileceğiniz , beraberinde tanınmış seçkin markaların şubelerinin olduğu, alkollü, alkolsüz, fastfood, tatlı ve çeşitli gıda işletmelerinin de bulunduğu, deniz kenarında, Çeşme Marina'sının yanında yer alan alışveriş merkezi.

Alaçatı
Tarihî taş evleri ve rüzgar sörfüne elverişli plajları ile ünlü olması nedeniyle sene boyunca yurt içinden ve yurt dışından sörf yapmak isteyenler tarafından tercih edilir. Son yıllarda ünü artan taş evleri sayesinde çok fazla gelişmiştir. Gece eğlenceleri için de tercih edilen mekanları ile tanınan Alaçatı'da sene boyunca Ot Festivali, Bisiklet Şenliği, Alaçatı Uçurtma Festivali, Planör Şenlikleri, Alaçatı Foto Ralli Fotoğraf Yarışması, Windsurf Dünya Kupası Sörf Yarışması, Taş Otel’de Zeytin Günleri, İF AFM Bağımsız Filmler Festivali, Altın Zar Tavla Turnuvası etkinlikleri düzenleniyor.